Kolektif bilinçaltı, Rüyalar, Astrolojik Etkiler ve Karma Farkındalığı; Gökyüzünde Jüpiter İkizler ve Satürn Balık’ın Düello Süreci
“Varlığının ait olduğu üst boyut kısmı, bu hayattaki anlamının ve bilincinin en iyi anlaşıldığı yerdedir. Kendinde ol ve kendin gibi olan ile ol. Kendi içindeki dostu ve düşmanı da dışındaki dostu ve düşmanı da karıştırma. Dengede olan ile dengede olmayan varlığın arasındaki fark yalan söylemez. ”
Bazı insanlar daha iyi anlasın anlattıklarımı diye konuyu netleştirmek için daha geniş ve detaylı yazmak istedim. Gerçi bunları canlı yayınlarımda da anlatıyorum ama bir de yazıya dökeyim dedim tekrar. Beni bütünlüklü takip edenler tabi ki beni daha iyi anlıyorlardır. Bu aktardığım konu oldukça önemli ve anlatmaya da devam edeceğim.
Satürn Balık transiti 7 Mart 2023 – 14 Şubat 2026 süreci içindeyken 26 Mayıs’ta, 9 Haziran 2025’e kadar sürecek Jüpiter İkizler sürecine girdik. Satürn astrolojik sembolizmada endişeyi, sınırları, kısıtları, engelleri, negatif pesimist olumsuz düşünceleri ama olgunlaştırıcı sorumlulukları, yükleri ve buna bağlı gelişimi anlatırken, Jüpiter özgürlüğü, genişlemeyi, umudu, rahatı, zengin hissetmeyi, pozitifligi, firsat veren imkanları ifade eder fakat gölge etkisinde sıkıntıya, zora gelmemeyi ya da gerçeklik dışı olarak fazla rahatlığa bağlı iyimser düşünceyi ifade ederek olgunluk karşıtı durumları ifade edebilecektir. Yani Jüpiter ve Satürn’ün oranlarına göre ikisi de pozitif ve negatif etkiler doğurabilir. Tek başına Satürn’ü tamamen negatiflikten sorumlu tutamayız. Bu da belirli bir oranda gelişim için şarttır. Bu nedenle kadim zamandan beri bilgelerin ifade ettiği öğreti orta yol öğretisidir. Orta yol ise her zaman hayata daha üst bir boyuttan kuşbakışı bakmayı gerektirir. Ortayı bu şekilde bulabiliriz. Astrolojik haritalar ise bize hayata kuşbakışı bakmak ve ortayı bulmak konusunda yardımcı olan eşsiz geometrik araçlardır ve farkındalığımızı geliştirirler. Astrolojik haritalar kendimize dışarıdan ve daha üst bir boyuttan baktıran aynalardır.
Tarihte ilk olarak doğa düşünürü Empedokles (MÖ 494-434), evrenin yapısının 4 elementten oluştuğunu, her insanda bunun oranları olduğunu ifade etmiştir. 4 element üzerinde düşünce geliştiren düşünürlerden birisidir ve konuyu özellikle sevgi ve nefret enerjilerine bağlamıştır. Sevgi ve nefret, yaşayan varlığa aittir.
“Empedokles her şeyin bu dört maddi unsurdan geldiğini ve bu unsurların iki zıt güç tarafından hareket ettirildiğini belirtir. Hava, ateş, toprak ve su unsurlarını hareket ettiren bu güçler Sevgi ve Nefrettir. Sevgi ve nefretin etkisinin artıp azalmasına rağmen bu unsurlar ve güçler sonsuzdur ve eşit bir şekilde dağılım göstermiştir. Filozofun kökler ya da kök elemanlar terimini kullandığı bu dört element evren yapısının gereçleridir. Evren bu gereçlerin bir araya gelmesi ile kurulmuştur. Bu dört öğe kendiliğinden birbirleri ile karışamazlar. Ancak bunları birbirleriyle karıştıran ve bunların karışımlarını yeniden çözen sevgi ve nefret terimlerinin kendisidir. Empedokles’e göre evrendeki bütün gelişme, hareket ettiren iki ayrı kuvvet arasındaki savaştan meydana gelmiştir. Sevgi ile nefret güç ve hakça eşit olan iki kuvvettir. Bu savaşta kimi zaman nefret kimi zaman sevgi üstün gelir.”
İşte gerçek bir astrologluk en başta bu 4 elementi ve insanlardaki yansımalarını fark etmektir. Üst boyut ile bağlantı kurmak ve enerjetik, frekanssal anlamları anlamaktır. Su grubu insanları duyguları, sezgileri, hayalleri, Topraklar gerçekliği, ölçüyü, sağlamlığı, Hava elementi zihni, iletişimi ve bağlantılar kurmayı, Ateş elementi ise cesareti, dürtüyü, istenç gücünü ve girişimleri anlatacaktır. Bu yaklaşım burçculuğun üzerinde ve bütünsel bir yaklaşımdır. Her insanda belirli 4 element oranları, eksiklikleri ya da fazlalıkları vardır. Böylece çok iletişimci sosyal bir boğa burcu gördüğümüzde aaa sen nasıl boğasın demeyiz. Bir astrolojik harita bilinci ve bütünselliği ile birleştirilmesi gerekir konunun. Doğum haritalarında geometrik bir apaçıklıkla çekim ve itimler, uyumluluklar ve uyumsuzluklar vardır. Bunları astrolojik haritamız içindeki gezegen yerleşimleri ve bunların birbirine olan geometrisini inceleyerek anlarız. Gerek kendi kişisel karmamızda gerekse kurduğumuz ilişkilerdeki karmamızda bu geometriler rol oynarlar. Yine örneğin yükselen burç ve 1. Evin, Güneş’in doğuşunu, yaşamsallığı ve açılışı anlatması, alçalanın yani 7. Evin ise Güneş’in batışını ve kapanışı anlatması gibi. Zıt burçlar birbirini iterler ya da birbirinin doğumunu da sağlayabilirler bu etkileşimle. Zira birbirlerinde kapattıkları zayıf yönlerdir de aynı zamanda. Bu da burada bize Herakleitos’un sözlerini anlatır.
Herakleitos (MÖ 535? – 475) şöyle der; eğer karşıtlıklar arasındaki savaş olmasaydı hiçbir şey olmazdı. Kozmos karşıtlıkların savaşının meydana getirdiği bir uyumdur: … Evren zıt unsurlardan meydana gelmiştir. Bu zıtlıklar arkasında ise bir olan hep durmakta olup, tanrı adıyla anılır.
Şimdi bu girişten sonra bazı verilerimi ve çıkarımlarımı paylaşmak istiyorum sizinle.
6 Haziran İkizler Yeniayı gerçekleştiğinde Yeniay derecesi Satürn Balık konumundan kare açı aldı. Yani pozitif ile negatif enerjilerin karşılaştığı bir süreçteyiz. Bir başka ifade ile olumlu düşünce ile olumsuz düşünceler de çarpışıyor. Bu aynı zamanında Empedokles’in ifade edip sevgi ve nefret enerjilerine bağladığı gibi enerjetik bir süreç. Bu her zaman yaşamın içinde var zaten. Bu bilinçaltı süreçler uyku sırasında da gerçekleşiyor bu ara. Rüya olarak bir şeyler görürüz ya da görmeyiz mesele bu değil. Uyku astrolojik olarak en kolektif olan 12. ev ile ilgilidir. Arka beyindir. Burada benlik çözülür. Kolektiften enerjilere açık olur insan. Özellikle 29 Mayıs’ta paylaştığım önceki gece zor uyuyanlar ve karabasan görevlerle ilgili paylaşımım ve soru yöneltmem bu nedenleydi. Bir çok kişi de geri dönüş yaptı. Takipçilerim de gündüz bu konuyu sormuştu. Benim rüyalar vasıtasıyla kolektif olarak pozitif ve negatif enerji testi oluyor dediğim konu da somut gezegen transitlerine dayanıyordu. Satürn’ün ve Neptün ‘ün beraber Balık burcunda ilerlediğini düşünürsek, bu noktaya temas eden her şey kolektif bilinçaltı ve rüyalar ile ilgili olacaktır ve bu konudaki olayları tetikleyecektir de zaten.
Önümüzdeki süreç ne gösteriyor?
Önümüzdeki süreçte Ağustos ayı ortasında bu sefer Jüpiter İkizler konumu, Satürn Balık konumu ile bir kare yapacak. Bu arada da 5 Ağustos’tan itibaren Merkür retrosu içinde olmuş olacağız. Yani geçmişe dönük karmalar bir şekilde kendini çok daha belirgin gösterecektir. Zaman bir arada olmalar ile ayrılmalar arasında durumları gösterecek hep ve evrenin ayarlama zamanı gibi. Jüpiter ikizler gereksiz ilişkileri elerken faydalı ilişkiler ekleyebilir, Satürn Balık sevgi ve birlik konusunda sorumluluklu davranabilir. Empatiyi gerektiği ölçüde doğru yerde göstermek gerekiyor. Jüpiter’in ikizlerdeki gölgesinin bölünme kavramı ile ilgili olduğunu ama bir taraftan da rasyonel düşünceli hareket etmeyi, Satürn Balık’ın ise sevgi ve birlik sorumluluğunu ama gölge etkisinde gerçek dışılık ya da merhametin, empatinin, vizyonların, birliğin sınırlanışını ifade edebileceğini belirteyim. Üst boyut bilinci ile alt boyutun savaşımı gibi düşünebiliriz bu çatışma/kare açı dönemini. Zira anlamlılık ve anlamsızlık, derinlik ve yüzeysellik, duygusallık ve duygusuzluk, rasyonel akıl ve mantıksız hareket gibi birçok ikilem getirebilir bu süreç yaşamlarımıza. Dirayetli ve farkındalıklı olmanız gerekiyor bu süreçte. İlişkilerde ve işlerinizde durum budur. Çekişmeler ve çatışmalar olacaktır ve gerek kolektif bilinçaltı süreçlerde gerekse bireysel yaşamlarımızda bunları deneyimlemeye devam edeceğiz. Konuyu incelemeye devam edip sizleri bilgilendirmeye devam edeceğim.
Sevgi ve Saygılarımla…
Felsefi Danışman, Aile ve İlişki Danışmanı (Felsefeci ve Sosyolog)
Isar Cap, Danışman ve Eğitmen Astrolog (Modern-Psikolojik Astroloji Ekolü)
HPAA Hermes Psikolojik Astroloji Akademisi Kurucusu
Burak Üstün
Bir cevap yazın